Yaş almayla birlikte yüzümüzdeki yağ yastıkcıklarımız sarkmaya ve erimeye başlar. Cilt elastikiyetimiz kaybolur ve kemik erimesi olur. Yüzümüzdeki yağ yastıkcıklarımızın diğer aponeurotic dokularla anatomik ilişkisi bizim ameliyat dışında yüksek elastisite sağlayan hyalüronik asidli dolgularla lifting, yani yüzü yukarı kaldırma ve germe olanağı sağlar. Bu ilişkiyi kullanarak yapılan dolgu ile yüz germe, yüz inceltme ve liftingi Aponeurotik Yüz Germe ( Facial Aponeurosis Tensing ) olarak isimlendiriliyor. Bu yeni teknik dünyada hızla yayılıyor ve yüzün herhangi bir yeri şişirilmeden yüzde germe, yükselme ve hatta incelme etkisi yaratılıyor.
Kas üzerindeki fokus ultrasound ile ulaşabildiğimiz ve fokus ultrasoundda hedef dokumuz olan bu Aponeurotik tabaka ile yağ yastıkcıklarımızın ilişkisini kullanarak sadece 3 belirleyici noktada çalışıp yüzün sarkması azaltılabiliyor. Özellikle jawline dediğimiz çene hattındaki sarkma azalıyor ve çene hattı düzleştirilip toparlanabiliyor. Dolgu seçimi önemli tabiki , yeni nesil özel tekniklerle elde edilen lifting gücü belirgin olan dolguları, yoğunluklarına göre doğru bölgelerde kullanılması da hekimin tecrübesine kalıyor.
Hollywood da çenelerin gittikçe uzadığını görüyoruz. Bunu bazen abartabiliyorlar ama kadınlarda sivri, erkeklerde güçlü bir çene görsel olarak daha ikna edici hoş görüntüler ortaya çıkarabiliyor.
Artık fazla yapılan uygulamalardan kaçınılıyor. doğal görüntüler ya da sadece kayıpları karşılamak daha önemli hale geliyor.
Gençlik aşıları adı altında uygulanan saf hyaluronik asitler sırf bu yüzden daha revaçta.
Tek seansda veya 3 seansda cildin nemini sağlayan ince çizgileri açan ve sadece cildi hafifçe dolgunlaştıran uygulamalar daha fazla yer almaya başladı hayatımızda.
Görünen o ki , sonuçları yüz güldüren Hyaluronik asit uygulamaları hangi çeşidi olursa olsu hayatımızda dönem dönem hep varolacak.